15 Eylül 2010 Çarşamba

Erkek Meme Büyümesi (Jinekomasti)

     Erkek memesi de aslında kadınlardaki gibi meme ve yağ dokusundan oluşmaktadır. Ancak erkeklerde salgılanan hormonların kadınlardakinden farklı olması nedeniyle meme dokusu gelişmez ve normal görünümlü erkek memesi oluşur. Fakat bazı durumlarda erkeklerde kadın tipi meme büyümesi görülebiliyor. İşte bu duruma “jinekomasti” diyoruz.

     Aslında ergenlik boyunca pek çok erkeğin memesi hormonal değişimlere bağlı olarak normalden fazla büyüyüp jinekomastik bir görünüm almaktadır. Ancak bunların yaklaşık %90'ı 20-22 yaşından sonra kendiliğinden küçülüp normal boyutlarına ulaşmaktadırlar.

     Jinekomasti sıklıkla idiopatik olarak ortaya çıkar. Yani altta yatan herhangi bilinen bir neden yoktur. Fakat bazen karaciğer hastalıkları, testis tümörleri, çeşitli ilaç ve kas yapıcı hormonların kullanılması, obezite gibi nedenlere bağlı olarak da ortaya çıkabilir.

     Hastaların doktora başvuru şikayeti tamamen görüntüden duyulan rahatsızlıktır. Her tür sosyokültürel seviyeden erkekte aynı psikolojik rahatsızlığı yaratan bu hastalığın tek gerçekçi tedavisi de cerrahidir.

     Cerrahi olarak iki seçenek vardır bunlardan biri “liposuction”, diğeri ise açık cerrahi tekniktir. Hangi tekniğin hangi hastada iyi sonuç vereceği tamamen meme yapısının içeriğine ve plastik cerrahın tecrübesine bağlıdır. Jinekomasti içerdiği doku tipine göre üçe ayrılabilir:Glandüler (meme dokusu ağırlıklı), lipomatöz (yağ dokusu ağırlıklı) ve mikst tip (meme ve yağ dokusu karışık). Lipomatöz tip ve bazı mikst tip jinekomastilerde “liposuction” yeterli tedaviyi sağlamaktadır. Özellikle genç hastalarda “liposuction” sonrası deri sarkması da oldukça nadirdir. Ancak glandüler tip ve büyük boyuttaki jinekomastilerde mutlaka açık cerrahi teknik uygulanmalıdır. Çünkü meme dokusu liposuction ile parçalanıp emilemeyecek kadar serttir. Bununla birlikte eğer meme büyüklüğü fazlaysa liposuction sonrası içi boşalan deri sarkıp istenmeyen görüntülere neden olabilmektedir. Açık teknikte meme başı ile derinin birleştiği çemberin alt yarısından yapılan kesiden girilerek fazla doku çıkartılır. Bu ameliyattan sonra hastada belirgin bir iz kalmaz.

     Ameliyattan 2-3 gün sonra hasta işine dönebilmektedir. 6 hafta boyunca göğsüne baskı yapacak bir korse kullanması gerekmektedir.

Estetik Burun Ameliyatı (Rinoplasti)

     Estetik burun ameliyatı (rinoplasti); kişinin burnuyla ilgili rahatsız olduğu noktaların düzeltilerek estetik bakış açısından hoşa giden bir burun yaratmak ve aynı zamanda varsa nefes alma probleminin de giderilmesi amacıyla yapılan cerrahi bir müdahaledir. Plastik cerrahi uygulamaları arasında en sık yapılan işlemler arasındadır. Bu işlem sayesinde burun sırtındaki yüksekliğin giderilmesi, burunun görünen dış çatısındaki eğriliklerin düzeltilmesi, burun ucunun kaldırılması, burun uzunluğunun azlatılması, burun kanatlarının küçültülmesi, “septum” adı verilen burun ortasındaki kıkırdaktaki eğriliklerin düzeltilmesi gibi işlemler gerçekleştirilebilmektedir.

     Burun ameliyatı olabilmek için hastanın 18 yaşından büyük olması yeterlidir. Yaş sınırının amacı hastanın hem anatomik olarak burun kemik gelişiminin tamamlanmasını hem de operasyonla ilgili daha sağlıklı ve gerçekçi beklentiler içerisinde olacağı bir psikososyal olgunluğa ulaşmasını beklemektir.

     Estetik burun ameliyatı olmaya karar veren hasta beklentilerini plastik cerrahı ile detaylı bir şekilde paylaşmalıdır. Bu sayede cerrah hastanın hangi taleplerinin gerçekleşebileceği ve hangilerinin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı konusunda hastayı daha açık olarak bilgilendirebilir. “Ben şu fotoğraftaki mankenin burnunu istiyorum” şeklindeki yaklaşımlar sıklıkla hayal kırıklığı ile sonuçlanır. Çünkü güzellik bütünlükte gizlidir ve deneyimli bir plastik cerrah hastaya ait olan dokulardaki güzelliği bulup ortaya çıkartabilir.

     Burun ameliyatları sıklıkla genel anestezi altında yapılmaktadır. Ancak çok küçük işlemler için bazen bölgesel (lokal) anestezi de yeterli olabilmektedir. “Kapalı rinoplasti” ya da “Açık rinoplasti” olmak üzere iki teknik vardır. Kullanılacak yöntem hastanın şikayetlerine ve burunda yapılması planlanan değişikliklere göre seçilir. “Açık rinoplasti” tekniğinde burun tabanında oldukça küçük bir iz kalabilir ancak bu iz bir süre sonra kaybolur.

     Operasyon bitiminde hastanın burun içine tampon veya silikon, burun sırtına ise alçı yerleştirilir. Bunların amacı hem erken dönemde oluşacak şişlikleri azaltmak hem de oluşturulan yeni burun yapısının dayanıklılığını korumaktır. Ameliyattan hemen sonra işlem sırasında oluşan kanamaya ve kişinin cilt yapısına bağlı olarak göz etrafında morarma ve şişlik ortaya çıkabilir. Bu morluk yaklaşık 2 hafta içerisinde tamamen kaybolur. Hastanın ilk birkaç gün sırtüstü, baş 2 yastıkla yükseltilerek ve sağa-sola döndürülmeden yatması ile şişlik ve morarmanın düzelmesi kolaylaştırılabilir.

     Operasyon olunan günün gecesi hastalar için bazen sıkıntılı geçebilir. Baş ağrısı ve operasyon bölgesinde ağrı ilaçlar ile azaltılır. Bazı hastalarda burun kenarından açık pembe renkli bir sızıntı olabilir. Islak bir bezle bu sızıntı temizlendikçe yavaş yavaş azalır ve durur.

     Hasta operasyondan bir gün sonra taburcu edilir. Burun içine tampon yerleştirilmiş ise operasyondan 1-2 gün sonra, silikon yerleştirilmiş ise operasyondan 5-6 gün sonra çıkartılır. “Açık rinoplasti” uygulanmış hastalarda 6-7. günlerde dikişler alınır, alçı ise 7-8 gün sonra çıkartılır. Hastanın burnundaki şişlikler 1 ay sonra azalmaya başlar ancak tamamen kaybolması en az 6 ay sürer. Bu süre içerisinde yavaş yavaş burnun son hali ortaya çıkmaya başlar.

     Hasta her ne kadar alçılı iken günlük ihtiyaçlarını karşılayabilmek için evden dışarı çıkabilirse de bu süreleri mümkün olduğunca kısa tutmalı ve özellikle güneşten kaçınmalıdır. Ameliyattan sonra yaklaşık 1 ay boyunca hasta burnunu korumaya özen göstermeli, sportif aktivitelerden uzak durmalıdır, en az 2 ay boyunca gözlük kullanmamalıdır.